Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Geleceğe Gayret İçin Geçmişle Barışmak



“İnsan çeşit çeşit, yer damar damar” demiş atalarımız. Bu çeşitliliği herkes başka sebebe bağlar. Kimine göre soya çekimdir bunun asıl nedeni, kimine göre de ana babamızın bizlere edip eyledikleri. Peki geriye doğru gidersek ana babalarımız da aynı şekilde kendinden öncekilerin kurbanı (ya da eseri) değiller mi?

Tam vakti saatinde çocuğumuzun eğitimi için gereken uyanıklığa ve bilgiye sahip olduk diyelim; şöyle davrandığımızda sonucun böyle olacağı kesin mi? Kim bilir denklemde hangi önemsiz görünen detay bütün sonucu etkileyecek ve bambaşka bir netice çıkacak ortaya. Hastalıklar, ölümler, krizler, sosyal faktörler, fiziksel özellikler gibi her biri bizim kontrolümüz dışında olan olayların bizim ve çocuğumuz üzerindeki etkisini isteklerimiz doğrultusunda nasıl düzenleyebiliriz? Haydi düzenledik diyelim; bunun en doğru sonucu vereceğini nasıl garanti edebiliriz?

Birbirinin sevgi ve himayesine ihtiyacı olan aile fertlerinin kıyas kabul etmeyen farklı meziyetlerinin kıskançlığa, komplekse, yetersizlik duygusuna yol açması nasıl bir trajedidir? İnsan Rabbinin takdiriyle, imtihan dünyasında önüne çıkanlarla barışık olmadan bunun üstesinden nasıl gelebilir? Üstelik zaman ilerledikçe yollar ayrılır, yeteneklerin ve kısmetin sağladığı imkânlarla makas daha da açılır.

Oysa bize düşen kısmeti sorgulamak değil, gayreti kuşanmaktır. Gayret ettiysen, ulaşamadığın şeye takılıp var olanı da yok edeceğin yere eline geçene şükreder, açılan kapıdan yürürsün. Kim bilir, kapalı kapıların açılması evvela ilk açılan kapıdan rıza ve tevazu ile girmeye bağlıdır belki de. Velhasıl geçmişimizi, ailemizi, onlarla sorunlarımızı, bize yapılanları ve bizim yaptıklarımızı bugün yapabileceklerimize engel görmek yerine, başta en yakınlarımızın hatalarını Gaffar olan Allah’tan bizi affetmesini beklediğimiz gibi örtüp geçip gitmektir doğru olan. Tıpkı Mekke’yi fethettiğinde Efendimiz’in yaptığı gibi.

Kendine acıyıp duran intikamcı zihinler tapındıkları benliklerinin etrafında dönüp dururken, kendi zindanını aşmış olan özgür ruhlar rıza makamında sekinete ulaşır, huzur bulur, huzur verirler.