Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Kur'ân Yolculuğu: İhlas Suresi

10 Ocak 2014 Cuma Sonpeygamber.info / Yazarlar


Bir olan Allah’la tanışmak…

 

İhlas Suresi Allah ile tanışmadır. Allah’ı Allah’tan tanımak. Bugüne kadar kim, ne dedi ise unutup hakkında yalnızca O’nun söylemiş olduklarına “kulak” dayamak…

İhlas Suresi, aslında tanımlanamaz bir varlık olan Yaratıcı’nın, yarattığı insana anlayacağı dilde ve kavrayışta seslenişidir.

İnsan O’ndan gelmiş, O’na gidecektir. Gelişi güzel olanın gidişi de güzel olsun diye, kök ezelini ve uç-suz ebedini bilmesi gerekir. Bilebildiği kadar…

İnsan sevip sarılacağı, elinden geleni neşeyle yaparak hayatını güvenle ellerine bırakacağı yüce güçle yakından bir tanışsın ister. Tanışma bu sureyle gerçekleşir.

İnsan’ın “illâ/sadece” demesi için önce bir “lâ/hayır” demesi gerekir. “lâ” diyen, demesi gereken akıldır. “illâ” diyecek olan ise kalptir. “illâ/sadece O var” diyebilmek için, her şeyden önce O’nun doğru tanınması gerekir. İşte o ilk karşılaşma, ilk tanışma İhlas Suresi’ni anlayarak gerçekleşebilir.

Zaten insan’ın “illâ/sadece” demesi için önce bir “lâ/hayır” demesi gerekir. “lâ” diyen, demesi gereken akıldır. “illâ” diyecek olan ise kalptir. “illâ/sadece O var” diyebilmek için, her şeyden önce O’nun doğru tanınması gerekir. İşte o ilk karşılaşma, ilk tanışma İhlas Suresi’ni anlayarak gerçekleşebilir. İhlas Suresi deyim yerindeyse, yüceler yücesiyle ayaküstü/kısa bir tanışmadır. İlk karşılaşma… İlk karşılaşmadan beklenen o ilk tesir için... Fakat bu tanışma, sanki bütün Kur’ân boyunca daha da yakınlaşmayı sağlayacak olan bütün diğer ayetlerin derlenip toparlanmış veciz bir ifadesidir. Bu yüzden İhlas suresinin “Kur’ân’ın üçte birine denk” bir anlam taşıdığı bilinir. Kur’ân tevhid/ birlik, risalet/ peygamberlik, ahiret/ sorgulama günü inancı gibi üç ana başlıktan oluştuğu için, İhlas Suresi de Ehad/Bir Olan Allah’ı anlattığı için kitabın üçte birine denk bir anlam ağırlığındadır.

İhlas, dini/hayatı yalnızca Yaratan’a has kılmak adına atılan en önemli adımdır. Yoksa kolay kolay insan hayatı insanın kendisine kalmayacaktır. Hayatını ona bahşetmemiş olan pek çok hayat hırsızı, ömrünü, ona tanınan bu başı sonu belli, kısıtlı süreyi/eceli insandan ç-almak için bekler durur. İnsan bir şeye, soyut ya da somut herhangi bir güce yaşamını yavaş yavaş kaptırırken, aslında ona bu hayatı kimin vermiş olacağını, şayet bir borçluluk varsa gerçekte kime borçlu olabileceğini düşünemez hale gelir. O yüzden önce varlığının hakiki kaynağı ile bir karşılaşmalıdır. Bunun için de önce bir tanışmalıdır.

Bağımsızlığın ilanıdır ihlas. Safiyetle, has bir inançla O’na bağlanmak…

Yaratan insanı bağımsızlığına çağırır.

Diğer bütün bağımlılıklarından özgürleştirerek dinini/hayatını yalnızca O’na has/ adanmış kılmaya ikna için insana açılır, Kendini insana açar.

O güne kadar gözdesi olmuş, haddinden fazla abartılan, nihayet bir araç-aracı olduğu unutularak gittikçe amaçlaştırılmış, ilahlaştırılmış, olmayan anlamlar yüklenerek yüceltilmiş neler, kimler varsa onların hepsinin kıyaslanacağı temel bir ölçüdür bu tanı-ş-ma.

Hiçbir konuda O’nun kadar ve O’nun gibisi yok, olmaz, olamaz… Birdir O!

Diğer her şey O’na bağımlı/ muhtaç iken O her şeyden bağımsız, hiç bir şeye muhtaç değil…

Doğmamış, sebepsiz, öncesiz, ezel…

Doğurmamış, sonsuz, sonrasız, ebed…

Denksiz, benzersiz, eşsiz…

Her şey bire uyarlıdır. Herkes bir olmaya arzuludur. Bir bir içine saklanıp gittikçe büyüyerek ve O olarak var olmaya. Birliğe, beraberliğe…

O Allah birdir!

Şeyler ödünç aldıkları isimlerini gerisin geriye vererek tek bir isimde yeniden kendilerini bulmak, asıllarına varmak ister. Evren O’nun çevresinde bütün çokluğu, kalabalığıyla tek bir şey olup döner. Kalp sakinleşir. Yatışır coğrafyası insanın. Ürpermeleri neşelidir. Artık hakikatte sadece kimi yücelttiğinin farkına varır insan. Gerçekten de Yüce Olanı… Diğer her şey küçülür O’nun yanında…

Ne popüler etkileyiciler, ne tapınma etkinliklerin geçici özneleri, ne kariyer, ne statü, ne para, ne pul, ne elâlem, ne maddi değerler, ne de ayrı durmuş ve her biri kendi başına kibre düşmüş, amacından kopmuş manevi değerler…

Beyninde büyüttükleri, gözünde büyüttükleri, dizinde büyüttükleri, cebinde büyüttükleri tanrısı olmaya utanır. Batanlara ilahlık yaraşmaz. Akıllı her insan da…

Güneş edebiyle batar, ay ve yıldız da…

Güneşten de öte, bir batımsızlık noktasıdır burası.

Ne yıldız, ne ay, ne güneş.

Ne popüler etkileyiciler, ne tapınma etkinliklerin geçici özneleri, ne kariyer, ne statü, ne para, ne pul, ne elâlem, ne maddi değerler, ne de ayrı durmuş ve her biri kendi başına kibre düşmüş, amacından kopmuş manevi değerler…

Her şey aşağıda kalır.

Düşme korkusunu hak edecek bir yükseltide Bir Olan ile tanışır insan. Binden Bir’e kaynaşır.

Kaybolduğu yerde bulur aradığını.

Bitmek, tükenmek üzereyken başlar.

Aslına dönmenin tadını yakalar bütün hücrelerinin damağı.

Gözlerini kapar ve bütün ruhunu kabıyla birlikte O’na bırakır.

Oluşunun nedensiz nedenidir O!

Hep varlığı, tek varlığı ve hayatının nihai amacı…

İman; hayatın güvencesidir. Büyük güvenmektir.

Güvenini asla kaybetmeyecek Bir’e duyulan…