Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Kudsi Erguner'le Sizin İçin Konuştuk

21 Aralık 2009 Pazartesi Sonpeygamber.info / Röportajlar


Ney üfleme tavırları tekke usülü olan neyzen bir aileden geliyor Kutsi Erguner. İtalyan lisesi mezunu. Paris'te önce mimarlık sonra müzikoloji eğitimi ve her iki konuda da doktora yapan ünlü Neyzen 1970 yılından beri Paris'te yaşıyor. Kurduğu müzik okulunda yetiştirdiği sayısız öğrenci, sayısız albüm ve dünyaca ünlü sayısız yerli ve yabancı sanatçı (Sting, Peter Gabriel, Fazıl Say....) ile dünya genelinde verdiği binden fazla konserle değerlerimizin günümüze taşınmasına büyük katkıda bulunuyor.

Sonpeygamber.info'nun 8 Nisan 2008'de CRR'de düzenleyeceği gecede bir konser verecek. Klasik Türk Müziğinin Hz. Peygamberle ilgili formlarından örnek eserlerin yer alacağı konser öncesi kendisiyle, Türkiye'de son yıllarda artan Kutlu Doğum etkinlikleri ve konser hakkında kısa bir söyleşi yaptık.

Sonpeygamber.info'nun hazırladığı Kutlu Doğum etkinliği hakkında neler düşünüyorsunuz?

Biz aslında çocukluğumuzdan itibaren bir mevlid mefhumuyla büyüdük. Evden kaçıp camilere mevlid dinlemeye giderdik. Ancak "Kutlu Doğum Haftası" etkinlikleriyle beraber Mevlid'in de anlamı ve formu farklılaşmaya başladı. Ben de ilk defa bu değişikliğin içerisinde yer alıyorum. Önemli bir deneyim ve açıkçası ben de geceyi çok merak ediyorum.

Programda ne tür eserler seslendireceksiniz?

Bu akşam son 200-300 yıldır ihmal edilmiş, unutulmuş mevlid tevşihlerinden Itri, Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri ve Ömer Ruşeni gibi isimlere ait 5 tevşih seslendireceğim. Biliyorsunuz Osmanlı döneminde son derece zengin bir repertuar vardı. Kendi kültürümüzde terk edilen sanatsal malzeme ile günümüz eserlerinin bir arada sunulması lazım. Aksi takdirde sanat oluşamaz. Yeni gelişmeler illa Batılı anlamda olmamalı. Unutulmuş değerleri yüz üstüne çıkarmamız lazım.

Senfonik müziğe gelince, İslam'da senfoni ihtiyacı yok derim. Bu tarz çalışmalar yapılıyorsa sanatsal anlamdadır, dini değil. Batı dünyasına kendi temalarımızın anlatılması lazım; Hz. Peygamberin hayatı da bu temaların başında gelir.

Modern insan göz önüne alınarak klasik sanat formlarına ilgi nasıl arttırılabilir?

Öncelikle şunu bilmek lazım; sanat zorla olmaz. Sanatın gelişmesi kitlelerin ihtiyacı orantısında olur, toplumun kendi iç dünyasının, ruh zarafetinin gelişmesi ile ilgili bir şeydir. Sanat için toplumun o zarafete sahip insanlar yetiştirebilmesi lazım. Yoksa halk anlamadan da olsa "şu konsere de gideyim" dediği zaman hiçbir fayda oluşmaz. Özellikle müzik, toplumun aynasıdır; toplumu oluşturan bireyler hangi incelikteyse, müzik de o seviyede olur.

Önce şunu sormak gerekir; modernden kasıt nedir? Amerikalılaşmış mı? Avrupalılaşmış mı? Önce manası açıklanmalı. Örneğin çağdaşlık dini yaşantıya ters bir anlama mı sahiptir? Bu soruyu tanımlamak gibi cevaplamak da dolayısıyla zordur. Modernite ve İslam zıt kavramlar gibi gösteriliyor. Hâlbuki insanlar kendi dinlerinin ve medeniyetlerinin arasında yerlerini bulabilirler.

Teokratik devlet yapısı insanın kendisiyle, toplumla ve Allah'la münasebetlerini belirler. Bu sistem ortadan kalktığı zaman insanın toplumla ilişkisini gelenek belirlemeye başlarken Allah'la ilişkisini de devlet belirlesin demeye başlarız. Problem de burada yatar. Sanatı kullanarak bu dengeleri tekrar düzenlemek mümkün olabilir.