Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Nureddin Itr: Hadisler Kur'ân'ın Şerhidir

29 Kasım 2012 Perşembe Sonpeygamber.info / Röportajlar


Şam ve Halep Üniversitelerinde öğretim üyesi olarak görev yapan hadis ve tefsir uzmanı Prof. Dr. Nureddin Itr'la, Peygamber Efendimiz’in hadis-i şerifleri, hadis ilmi ve metodu üzerine kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik.

Itr; Batı'da sünnete yönelik eleştirilere değindiği sözlerinde; hadis çalışmalarının hem akademi hem camide, iki koldan devam etmesi gerekliliğine ve İslami ilimlerin önemine dair de çarpıcı tespitlerde bulundu. İslami ilimlerin öngördüğü usûlün, insanların diğer ilimler alanındaki kabiliyetini de artıracağını savunan Prof. Dr. Nureddin Itr bu İslami ilimlerin muhatabının sadece üniversite öğrencileri olmadığını ve akademik çalışmaların da hadis ilmini mescit halkalarından koparmaması gerektiğini vurguladı...


Kur’ân-ı Kerîm bir anayasa gibidir ve tefsir edilmesi gerekir; bu sebeple Allahu Teâlâ, bu anayasayı, yani Kur'ân'ı, Peygamber Efendimiz’in hadis-i şerifleriyle açıklamıştır.

Peygamber Efendimiz’in hadislerini insanlara nasıl ve ne gibi yollarla aktarabiliriz?

Öncelikle Sonpeygamber.info’nun kurucularını ve çalışanlarını saygıyla selamlıyorum. Web portalının, yayın yaptığı dillere başka dillerin ve özellikle Arapçanın da eklenmesini temenni ediyorum.

Allah, Peygamberinin sıfatlarını Ahzâb suresinin 45 ve 46. ayetlerinde şöyle belirtmiş: “Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah’ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.” Ve O’na gönderdiği Kur’ân-ı Kerîm hakkında Nahl suresinin 89. ayetinde: “(Ey Muhammed!) Her ümmetin kendi içinden üzerlerine bir şahit göndereceğimiz, seni de onların üzerine bir şahit olarak getireceğimiz günü düşün. Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik” buyurmuş. Allah’ın kitabı, din ve dünya bilgilerini içerdiği gibi kulların dünyevi ve uhrevi işlerini de düzenlemiştir. Ancak Kur’ân-ı Kerîm bir anayasa gibidir ve tefsir edilmesi gerekir; bu sebeple Allahu Teâlâ, bu anayasayı, yani Kur'ân'ı, Peygamber Efendimiz’in hadis-i şerifleriyle açıklamıştır. Yine Allah, Nahl suresinin 44. ayetinde  “İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’ân’ı indirdik” buyurmaktadır. Bu açık delillerden, hadis-i şeriflerin Kurân-ı Kerîm’e tefsir ve şerh konumunda olduğu anlaşılıyor. Kur’ân-ı Kerîm’in tefsir ve şerh edilmesi gereği dolayısıyla her erkek ve kadın, her Müslüman, İslam hakkında bilgi edinmek isteyen herkes -Kur’ân’ın da vurguladığı gibi- hadislerdeki önemli şeyleri öğrenmelidir.

Müslümanlar O’nun hadislerine daha ilk günden itibaren itina ve ilgi göstermişlerdir. Sahabe-i kiram (ra) Hz. Muhammed (sav)’in ağzından Kur’ân-ı Kerîm’i dinleyip ezberledikleri ve onunla amel ettikleri gibi hadis-i şerifleri de ezberlemişlerdir.

Hadis-i şeriflerin, kişisel hayatımız ve İslam dininin bütünü açısından önemi nedir?

Ulemanın buyurduğu gibi Hz. Peygamber’in hadisleri dört kısımdan oluşmaktadır. Bunlar; Hz. Peygamber’in sözleri, işlediği fiiller, sıfatları ve takrirleri (yani gözü önünde icra eden bir harekete sessiz kalarak onaylaması… Böylece yapılan bu işin meşrû olduğu anlaşılmaktadır). Bu dört unsurla, Hz. Peygamber’in hadisleri; hayatın nev’, nicelik ve nitelik, suret ve hakikat bakımından bütün yönlerini kapsamaktadır. İşte bu sebepten dolayı Müslümanlar O’nun hadislerine daha ilk günden itibaren itina ve ilgi göstermişlerdir. Sahabe-i kiram (ra) Hz. Muhammed (sav)’in ağzından Kur’ân-ı Kerîm’i dinleyip ezberledikleri ve onunla amel ettikleri gibi hadis-i şerifleri de ezberlemişlerdir. Bu ezber, sahabeden sonra daha da artarak ve isnat şeklinde devam etmiştir. Bu isnat sistemi daha sonra gelişerek devam etmiş ve günümüze kadar ulaşmıştır. Sahih hadisleri zayıf hadisten, gerçek hadisi uydurma rivayetten ayıran isnat sistemi, İslam’a ve Müslümanlara has bir sistemdir. Bir Müslümanın Kur’ân-ı Kerîm’i bilmesi için hadisleri bilmesi şarttır ve bu da güvenilir hadis kaynaklarına müracaat etmekle mümkün olur.

Hadis okumak isteyenler için hangi kaynakları tavsiye edersiniz?

Hadislere kısa ve öz şekilde ulaşmak isteyenler için Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim ve İmam Nevevî’nin Riyâzü’s-Sâlihin eserlerini tavsiye ederim. Daha geniş bir inceleme yapmak isteyenler içinse es-Sünenü’l-Erba’ (Tirmizi, Nesaî, İbni Mâce ve Ebû Davud),  Müsnetler, Mecme’uz-Zevaid ve Menbe’ul-Fâid’i öneriyorum. Sünenü’l-Erbaa’da bulunan hadislerin çoğu makbuldür. İçinde bazı zayıf hadisler de bulunur ancak bunların zayıflık derecesi hafif olup diğer rivayetleriyle birlikte birçok âlime göre, ‘amel edilir’ seviyeye gelmektedirler.

Sahih hadisleri zayıf hadisten, gerçek hadisi uydurma rivayetten ayıran isnat sistemi, İslam’a ve Müslümanlara has bir sistemdir. Bir Müslümanın Kur’ân-ı Kerîm’i anlaması için hadisleri bilmesi şarttır ve bu da güvenilir hadis kaynaklarına müracaat etmekle mümkün olur.

Hadis ilmi çalışmalarınızda hangi konulara yoğunlaştınız?  

Birçok alanda çalıştım. Bunların ilki; hâlen devam eden ve  makbul hadisi diğerlerinden ayıran kuralları (Hadis usulü) ele alan Menhecün-Nakd fi Ulumi’l-Hadis adlı kitap. Bunun yanısıra aynı alandaki eski kitapların tahkikini, tenkitli neşrini yaptım ve bu tahkikleri de günümüz ilimlerine uygun bir şekilde yapmaya gayret gösterdim. Örneğin İbnü's-Salah'ın Ulumu’l-Hadis’i ve İmam Nevevî’nin İrşâdü Tullabi’l-Hakâik kitapları. Nevevî’nin eseri, İbnü's-Salah’ın Ulumu’l-Hadis kitabının özeti ve açıklayıcısıdır. Yine aynı şekilde İbni Hacer’in Şerhü Nuhbeti’l-Fikar kitabına da önemli not ve talikler yazarak hizmet ettim. Çünkü bu kitap açıklamalar gerektiriyordu. Böylece, hamd olsun, çalışmalarım hem eskiyi hem de yeniyi kapsamış oldu. Hatibü Bağdadî’nin Rihle kitabını tahkikli bir şekilde ilim talebelerine faydalı olacak tarzda yayımladım. Bu kitap da âlimlerin bir hadis rivayeti için yaptıkları uzun yolculuklardan bahsetmektedir.

Hadis alanında yaptığım çalışmalardan birisi de İbni Hacer’in Buluğu’l-Meram fi Şerhi Ahadisi’l-Ahkâm adlı eserini şerh kriterlerine uygun bir şekilde, gerekli açıklamaları ilave ederek düzenlemesi. O da ilim talebelerinin ve hocaların beğenisini kazanmış, birçok mecrada müfredata giren bir kitap. Şu an Türkçeye tercüme ediliyor; ilk cildi tamamlandı.

Diğer taraftan elliden fazla eserin ve yüz civarında yüksek lisans/doktora tezinin danışmanlığı yaptım.

 

"Akademi çalışmaları, hadis ilmini mescit ve cami halkalarından koparmamalıdır."

 

Hadis halkaları, mensuplarını cami ortamında ruhani bir atmosfere taşır ve onlara sahabenin Hz. Peygamber etrafında kurduğu halkayı, eski büyük hadis âlimlerinin etrafında kurulan hadis halkalarını hatırlatır.

Hadis çalışmaları, klasik icazet usulünden akademik sahaya kaydı. Artık hadis çalışmalarında modern teknikler kullanılıyor. Bu yeni çalışmalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Eskiden halka şeklinde devam eden hadis çalışmaları Türkiye’de de bugünlerde üniversite ve akademik camiada durumda. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Öncelikle; bütün İslami ilimlerin akademik ortamlara çalışılması gerekir. Bu ilimlerden birisi de bildiğiniz gibi hadis. Hadis usulü ilmi, açıklama şerh ve uygulama gerektiren çok önemli kaideler içeriyor. Akademi bu tur uygulamalara uygun olduğundan, hadis ilminin de akademik ortamda ele alınması gerekiyor. Ancak bu akademi çalışmaları, hadis ilmini mescit ve cami halkalarından koparmamalıdır. Çünkü camilerde oluşturulan hadis halkalarının kendine has özellikleri ve tabiatı var. Hadis halkaları, mensuplarını cami ortamında ruhani bir atmosfere taşır ve onlara sahabenin Hz. Peygamber etrafında kurduğu halkayı, eski büyük hadis âlimlerinin etrafında kurulan hadis halkalarını hatırlatır. Camilerde kurulan bu halkalar yok olmamalıdır. Bizce daha da güzeli, bu ilim halkalarının üniversite hocaları tarafından kurulması… Nitekim biz Suriye’de böyle yapıyoruz. Benim, Şam Emevî Camii’ndeki hadis derslerimin yanında Şam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde yüksek lisans ve doktora talebelerine de derslerim devam ediyor. Aynı şekilde Halep’in Seyfüddevle bölgesinde bulunan önemli camilerden Er-Raşid Camii’nde hadis derslerim devam ediyor. Böylece, Allah’a hamd olsun ki hem özel ilim talebelerine hadis hem de genel cami halkalarına hadis okutmaktayım.

 

"İslami ilimler sadece üniversite öğrencilerine mahsus kalmamalı."

 


İslami ilimlerin ilerlemesi diğer ilimlerin gelişmesine de katkıda bulunacaktır. İslami ilimlerdeki kaide ve kurallar, insanın kabiliyetini bütün ilimler sahasında geliştirir.

 

"Sünnette bulunan çok faydalı ve önemli olaylar göz ardı edilirken tartışma konusu edilebileceği zannedilen çok küçük olaylar eleştiri konusu oluyor."

 

Hz. Peygamber’in “Bir ayet dahi olsa tebliğ edin” sözü,  “Bir hadis dahi olsa tebliğ edin” manasını da içerir. Peygamber Efendimiz’in sireti, sözleri, filleri, sıfatları, ahlakı ve hayatı da hadistir.

Batı'da sünnete yönelik eleştiriler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Öncelikle; yapılan eleştirilerin, ihtisas sahibi olmayan, bu ilmi ve kurallarını hiçbir şekilde bilmeyen kişiler tarafından yapıldığını göz ardı etmemeliyiz.

İkincisi; bu eleştiriler saf niyet ve objektif ilmî kurallar üzerine inşa edilen eleştiriler değildir. Amaçları sadece aşağılamak ve küçük düşürmek... Şöyle ki... Sünnette bulunan çok faydalı ve önemli olaylar göz ardı edilirken tartışma konusu edilebileceği zannedilen çok küçük olaylar eleştiri konusu oluyor. Tartışma ve eleştiriye malzeme yaptıkları konular üzerinde derin düşünseler, yaptıkları eleştirilerin yersiz ve haksız olduğunu görecekler. Hadis âlimlerine yönelik eleştirilerden, yukarıda bahsettiğimiz karalama metoduna dair en bariz örnek; hadis âlimlerinin, hadis ravilerini inceleyip hadis metnini ihmal etmeleri konusundadır. Kendi deyimleri ile söyleyecek olursak: “Hadis âlimleri hadislerin zahirî (isnad) eleştirilerini yapar ama batınî (metin) eleştirisini ihmal ederler” tarzında bir eleştiri. Hâlbuki hadis ilmindeki eleştiri kurallarına göre, hadislerin hem isnada hem de metne yönelik eleştirileri ve bu iki yönlü eleştiriden zuhur eden hadis nevileri bulunmaktadır. Hatta sahih hadisin tanımı bu eleştiriye en güzel bir cevaptır. Bu tanımda beş şart bulunuyor; adalet, zabt, isnadın kopuk olmaması, şaz olmaması ve illet içermemesi. Sıralamış olduğumuz bu beş şartın, isnadın kopuk olmaması şartı hariç dördü hem metin hem de isnad ile alakalıdır. Adalet ve zabt şartları ise rivayetle bilinmektedir. Hadis usulünde isnad ve metin ayrımı yoktur. Ancak önyargılı ve hadis ilminden uzak insanların kafasında bu tür sorular meydana gelebilmektedir.

Hocam bizlere neler tavsiye edersiniz?

Size bu güzel işlerinizi ciddiyet, kararlılıkla gücünüzün yettiği kadar genişleterek devam etmenizi tavsiye ediyorum. Sonpeygamber.info’yu daha fazla ilim, güç ve teknoloji ile donatıp yaymaya çalışmalısınız. Çünkü yapmakta olduğunuz iş, İslam’ın, Hz. Peygamber’in hakkıdır ve üzerimize de farzdır. Hz. Peygamber, ümmetine hitaben şöyle buyurmuştur “Benden duyduğunuz, bir ayet dahi olsa, tebliğ edin ve hadislerimi insanlara ulaştırın. Yalnız, bana bilerek yalan isnat eden Cehennemdeki yerine hazırlansın!” Allah, tek bir ayetten ibaret dahi olsa, tebliği emretmiştir. Bu emir hadisler için daha önceliklidir çünkü Kur’ân-ı Kerîm, Allah tarafından muhafaza altına alınmıştır. Böylece Hz. Peygamber’in “Bir ayet dahi olsa tebliğ edin” sözü,  “Bir hadis dahi olsa tebliğ edin” manasını da içerir. Bahsettiğimiz gibi, Peygamber Efendimiz’in sireti, sözleri, filleri, sıfatları, ahlakı ve hayatı da hadistir.

Sonpeygamber.info Web Portalı’nın alanını daha da genişletmek lazım. Çünkü Allah’ın izniyle, bu site sizlere, tüm Müslümanlara ve İslam’a çok faydalı olacak, faziletli bir platform. Allah işlerinizde muvaffak kılsın. Attığınız ve atacağınız adımlar doğru ve isabetli olsun. Sevgili Peygamberimiz’e salât-u selam olsun. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.