Beşinci Muhaddisat Buluşması’nda Neler Konuşuldu?

25 Temmuz 2025

4-5-6 Temmuz 2025 tarihleri arasında Beyşehir’de düzenlenen beşinci Muhaddisât Buluşması, kadın hadis araştırmacılarının bilimsel üretimlerini paylaştığı ve metodolojik tartışmalar yürüttüğü bir platforma dönüştü. Bu yıl çok sayıda kadın akademisyen, hadis ilmindeki güncel yönelimleri, klasik kaynaklarla kurulan ilişkileri ve dijital çağın sunduğu imkânları ele alan çalışmalarla beşincisi icra edilen muhaddisat buluşmasına önemli katkılar sağladı. 

Konya-Beyşehir'in ev sahipliği yaptığı program, 4 Temmuz Cuma günü Mevlânâ Meydanında başladı; katılımcılar, Doç. Dr. Ali Dadan’ın akademik rehberliğinde Üçler Mezarlığı, medreseler ve camiler başta olmak üzere kentin önemli tarihî mekânlarını ziyaret ettiler. Gezi akabinde Beyşehir’e intikal edildi ve Konya İl Müftü Yardımcısı Dr. Betül Şimşek Öztürk sunuculuğunda selamlama konuşmalarıyla program başladı.
Prof. Dr. Yusuf Acar tarafından, kendisinin müsnidi olduğu rivayet silsilesi için icazet merasimi düzenlendi ve katılımcılara icazetnâmeler takdim edildi. Sonrasında Prof. Dr. Aynur Uraler, “Silsile: Hatırda Kalanlar” başlıklı sunumunda deneyimlerini aktararak ilim talebesinden beklenen davranışlar (âdâb) ve etkili çalışma yöntemlerine ilişkin temel tavsiyelerde bulundu.

Programın ikinci gününün ilk oturumu, Doç. Dr. Nilüfer Yorulmaz’ın başkanlığında Hadis Araştırmalarında Yeni Yöntem Çalışmaları başlığıyla gerçekleşti. Oturumun ilk sunumunu “Sosyal Medyada Hadis Karşıtı Söylemlerin Duygu Analizi (Sentiment Analysis) ile İncelenmesi” temalı çalışmasıyla Sema Korucu Güven gerçekleştirdi. Güven, YouTube’daki dinî tartışma programlarına ait 1700 yorumu yapay zekâ destekli duygu analiziyle incelediği çalışmasını sundu. Güven’in çalışmasında, programda yer alan iki konuşmacının (Caner Taslaman ve Ebubekir Sifil) yorumlara yansıyan algısal duygu yönelimleri üzerinden sınıflandırıldı, olumlu, olumsuz ve tarafsız olmak üzere üç temel kategori kullanıldı. Bu analizde Google Colab, Python temelli kodlama araçları ve metin madenciliği yazılımları kullanıldı. İzleyicilerin bilimsel tutarlılık, nezaket ve sakinlik gibi üslup özelliklerine duyarlılık gösterdiği, kadın-erkek ilişkileri ve dinî gelenek eleştirisi gibi temaların toplumsal hassasiyetleri yansıttığı ortaya kondu. Çalışma, dijital din araştırmalarında disiplinler arası yöntemlerin (ilahiyat-sosyoloji-veri bilimi) uygulanabilirliğini kanıtlaması ve Türkçe NLP’nin teknik sınırlılıklarına rağmen sosyal bilimlerde niteliksel veri üretimine sunduğu imkânlarla dikkat çekti. Konuşmacı, çalışmanın veri temininden analiz sürecine kadar olan aşamalarını ayrıntılı biçimde aktararak, akademik araştırmalarda makine öğrenmesi ve doğal dil işleme gibi yöntemlerin kullanılabilirliğine vurgu yaptı. Sonuç olarak sunumda, dijital medya içeriklerinin izleyici yorumları üzerinden duygu analizi yoluyla değerlendirilmesinin sosyal bilimlerde niteliksel veri üretimi açısından önemli imkânlar sunduğu ifade edildi ve bu tür uygulamaların ilahiyat, sosyoloji, iletişim ve veri bilimi alanlarında disiplinler arası çalışmalar açısından güçlü bir örnek teşkil ettiği belirtildi.

Oturumun ikinci sunumunu, “Metin Analizi Programları (Voyant ve Tools Örneği)” başlığıyla Dr. Tuğçe Günaydın gerçekleştirdi. Günaydın’ın sunumu, araştırmacıların metin madenciliği süreçlerinde başvurabileceği yedi farklı programı karşılaştırmalı olarak ele aldı: MAXQDA, NVivo, ATLAS.ti, KH Coder, Orange, R Studio ve Pars. Bu programların her biri, kullanım kolaylığı, dil desteği (özellikle Arapça), lisans erişimi, görselleştirme kapasitesi ve işbirlikçi çalışmalara olanak tanıyan altyapıları bakımından değerlendirildi. Ayrıca, araştırma sorularının belirlenmesi ve kodlama sistemlerinin tasarlanması sürecinde dijital araçların nasıl işlevselleştirilebileceği vurgulandı. Günaydın, özellikle Tools adlı ücretsiz ve çevrimiçi çalışan programı örnek analizler eşliğinde tanıtarak, bu tür yazılımların metinlerdeki anahtar kelimelerin bağlamsal dağılımını ve frekans analizlerini nasıl sunduğunu gösterdi. Kelime bulutu, trend grafikleri ve bağlam çözümlemeleri gibi görsel çıktılar üzerinden yapılan analiz, araştırmacıların hızlı ve sezgisel sonuçlara ulaşabilmesine imkân tanıyan pratikleri gözler önüne serdi. Sunum, klasik içerik çözümleme yöntemlerinin dijital araçlarla yeniden düşünülmesi gerektiğini ortaya koyarken; İslam araştırmaları, hadis çalışmaları ve benzer alanlarında yapılan modern çalışmalarda bu tür araçların giderek daha fazla kullanılacağını ortaya koyan önemli bir çağrı niteliği taşıdı.

İskoçya’dan Muhaddisat buluşması için gelen Dr. Hafize Yazıcı, “Birleşik Krallıkta Hadis Çalışmaları” başlığıyla gerçekleştirdi. Yazıcı, Batı akademisinde hadis çalışmalarının tarihsel gelişimini, paradigmatik dönüşümlerini ve sahaya dair kişisel gözlemlerini ele aldı. Oryantalizmin teorik çerçevesi ve terimsel dönüşümü, Said sonrası akademik dildeki kırılmalarla birlikte değerlendirildi; İslam araştırmalarının klasik öncesi, klasik, modern ve post-modern dönemler üzerinden geçirdiği metodolojik evreler örneklerle aktarıldı.

Programın ikici oturumu, “Uluslararası Hadis Çalışmaları” temasıyla Doç. Dr. Fatma Betül Altıntaş başkanlığında gerçekleşti. Altıntaş, konuya katkı sunan bilgiler verdikten sonra oturumun ilk sunumunu icra etmesi için Dr. Hatice Nur Dalkılıç’a mikrofonu tevdi etti. “İspanya’da Hadis ve İslam Araştırmalarının 150 Yılı: Kurumsal Yapı, Öncü İsimler ve Endülüs’e Dair Çalışmalar” temalı sunumunu gerçekleştiren Dalkılıç, İspanya’nın Müslüman geçmişine, yaklaşık sekiz asırlık bir entelektüel birikime işaret ederken, bu birikimin modern dönemde ne ölçüde araştırma nesnesi hâline getirildiğine dikkat çekti. Özellikle Toledo, Granada ve Córdoba gibi merkezlerde bulunan yazma eserlerin kataloglanması, tercümesi ve erişime açılması sürecinde ortaya çıkan eğilimler, Batı’daki “doğu araştırmaları” ile İspanyol modelinin benzeşen ve ayrışan yönleri analiz edildi. Sunumda, İspanya’daki İslam araştırmalarının tarihsel gelişimi özetlendi; Miguel Asín Palacios’un “Dante ve İslam” çalışması ile Emilio García Gómez’in Endülüs edebiyatı tercümeleri öne çıkarıldı. Maribel Fierro ve Cristina de la Puente ise günümüzde hadis, hukuk ve tabakat alanındaki çalışmalarıyla hatırlatıldı. Arapça bilen akademisyen sayısının sınırlılığı ve Franco dönemi gibi tarihsel kesintilerin süreci etkilediğine, ancak son yıllarda Madrid merkezli yeni akademik ağlarla hareketlilik yaşandığına dikkat çekildi.

Oturumun ikinci sunumunu İskoçya’dan Muhaddisat buluşması için gelen Dr. Hafize Yazıcı, “Birleşik Krallıkta Hadis Çalışmaları” başlığıyla gerçekleştirdi. Yazıcı, Batı akademisinde hadis çalışmalarının tarihsel gelişimini, paradigmatik dönüşümlerini ve sahaya dair kişisel gözlemlerini ele aldı. Oryantalizmin teorik çerçevesi ve terimsel dönüşümü, Said sonrası akademik dildeki kırılmalarla birlikte değerlendirildi; İslam araştırmalarının klasik öncesi, klasik, modern ve post-modern dönemler üzerinden geçirdiği metodolojik evreler örneklerle aktarıldı. Batılı ve Müslüman araştırmacılar arasında gözlemlenen yaklaşım farkları “çok dillilik” ve “filolojik yeterlilik” gibi faktörlerle açıklanırken, “oryantalist” kimliğin günümüzde taşıdığı anlam; akademik pozisyon, nötrlük iddiası ve politik bağlamla ilişkilendirildi. Araştırmacı, Batı’da İslam’ı çalışma tercihlerinin motivasyonlarını (özgünlük, kaynak zenginliği) ve karşılaşılan zorlukları (dil bariyerleri, politik iklim) da içeren bütünlüklü bir değerlendirme sundu.

İkinci oturumun son sunumu da “İcma: İsnad-Cum-Matn Metodunun Takipçisi Olarak Alman Oryantalist Andreas Görke” adlı çalışmasıyla Rabia Eda Özdemir gerçekleştirdi. Görke’nin metin merkezli, bağlamsal okumalara dayalı yaklaşımını ele alan Özdemir, bu yöntemin sened yerine metin yapısına odaklandığını belirtti. Görke’ye göre hadislerin çoğu, hicrî 2. yüzyıldan sonra oluşmuş, dönemin sosyal ve siyasi bağlamlarında şekillenmiş metinlerdir. Rivayetlerin tarihsel bağlam içinde analiz edilmesini savunan Görke, hadisleri “tutarlı”, “tutarsız” ve “uydurma” şeklinde modern bir tipolojiyle sınıflandırmaktadır. Özdemir ise bu yaklaşımın yer yer indirgemeci, metinlerin anlam çeşitliliğine kapalı ve spekülatif sonuçlara açık olduğunu ifade etti. Sunum, Batı’daki modern hadis araştırmalarında epistemolojik farkların altını çizerken, metnin bağlamı ile ravî zinciri arasındaki gerilimli ilişkiye dair önemli tartışmalara da kapı araladı.

Günün son oturumu olan üçüncü oturum ise “Kadın Temalı Çalışmalar” başlığıyla Doç. Dr. Rabia Zahide Damar başkanlığında gerçekleştirildi. Oturumun ilk sunumunu, “Kadın Tabii Ravilerin Hadis İlmindeki Yeri” adlı çalışmasıyla Dr. Şule Soyal Şenol icra etti. Şenol’un erken dönemden itibaren hadis rivayetinde bulunan kadınların ilmî katkılarını, sened ve metin yapıları üzerinden değerlendirmeye tabi tutan çalışmasında rivayetler; içerik, aktarım zinciri, konu başlığı ve tarihsel konumları açısından ayrıntılı bir şekilde tasnif ediliyor. Çalışma, nitel ve nicel yöntemleri bir araya getirerek hem veri merkezli hem de yoruma açık bir yaklaşım geliştiriyor. Tez kapsamında derlenen rivayet havuzu, belirli bir sayının üzerinde hadis nakletmiş tabiinden olan kadın ravilere odaklanıyor ve ibadet, ahlâk, aile ilişkileri ve toplumsal roller gibi temalarda yoğunlaşan rivayetlerin ortaklıkları analiz ediliyor. Ayrıca, kadın ravilerin sadece bilgiyi aktaran değil, aynı zamanda ilmî otorite inşa eden figürler olarak konumlandıkları gösteriliyor. Araştırmada kullanılan yöntem, metin merkezli yaklaşımı veri analiziyle bütünleştirerek rivayetlerin tipolojisine ilişkin yeni tespitler sunuyor.

Hadis öğreniminde ve aktarımında aile bağlarının etkisi büyüktür; kadınların çoğu, babaları, eşleri veya diğer erkek akrabaları aracılığıyla hadis meclislerine erişim sağlamıştır. Bununla birlikte, ailevi bağ bulunmaksızın ilmî iletişim kurmuş olan kadın raviler de tespit edilmiştir. İlmi seyahatlerin sayıca sınırlı oluşu, kadınların genellikle kendi şehirlerinde eğitim gördüklerini ve ders verdiklerini göstermektedir. Eğitim mekânları arasında evler, camiler, ribatlar ve medreseler yer almaktadır.

Üçüncü oturumun son sunumunu ise Dr. Merve İleri gerçekleştirdi. İleri, “Kadınların Hadis Eğitim Öğretim Faaliyetleri” temalı sunumunda, hicrî 5. ila 7. asırlar arasında yaşamış kadın muhaddislerin rivayet faaliyetlerini sosyolojik, ailevi ve ilmî dinamikler bağlamında inceledi. Rivayetlerde adı geçen 986 kadın tespit edilerek, bunların yaşadıkları coğrafyalar, ilmî bağları, rivayet ettikleri hadis sayıları, hocaları ve talebeleri sistematik olarak değerlendirildi. İleri’ye göre, kadın muhaddislerin büyük kısmı rivayet faaliyetlerine küçük yaşta başlamış, önemli bir kısmı ise bu faaliyetlerini ileri yaşlara dek sürdürmüştür. Hadis öğreniminde ve aktarımında aile bağlarının etkisi büyüktür; kadınların çoğu, babaları, eşleri veya diğer erkek akrabaları aracılığıyla hadis meclislerine erişim sağlamıştır. Bununla birlikte, ailevi bağ bulunmaksızın ilmî iletişim kurmuş olan kadın raviler de tespit edilmiştir. İlmi seyahatlerin sayıca sınırlı oluşu, kadınların genellikle kendi şehirlerinde eğitim gördüklerini ve ders verdiklerini göstermektedir. Eğitim mekânları arasında evler, camiler, ribatlar ve medreseler yer almaktadır. Kadınlar tarafından kullanılan öğretim usulleri arasında sema, rivayet, icazet ve kıraat gibi yöntemler tespit edilmiştir. Araştırmada ayrıca kadınların erkek talebelerle olan ilmî ilişkileri ve mahremiyet temelli sosyal algı da değerlendirilmiş, kadın muhaddislerin toplum tarafından saygı gören bir konuma sahip oldukları sonucuna varılmıştır. Ailevi meşruiyeti olmayan ancak ilmi otorite kazanan kadınların da varlığı, bireysel başarının kurumsal destekten bağımsız gelişebildiğini göstermektedir. Çalışmacı, klasik kaynakların detaylı taraması ve nicel verilerin istatistiksel olarak işlenmesiyle kadınların hadis ilmindeki görünürlüğünü artırmayı ve ilmî biyografi yazımında cinsiyet temelli veri boşluklarına dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.

2025 Muhaddisat buluşmasının son oturumu, “Klasik Hadis Çalışmaları (Tarih ve Usul)” adlı konuyla Prof. Dr. Ayşe Esra Şahyar başkanlığında gerçekleştirildi. Konuyla ilgili akademik bilgilerle giriş yapan Şahyar, geleneğin önemine dikkat çekti. Oturumun ilk konuşmacısı, “Memlükler Dönemi Alimi ez-Zehebi ve Hadisçiliği” konulu çalışmasıyla Dr. Münevver Tiyek oldu. Tiyek’in çalışması, klasik hadis otoritelerinden Zehebî’nin ilmî mirası çerçevesinde bilgiyle kurulan ilişkinin mahiyetini, gelenek içi eleştiri imkânlarını ve metodolojik tutarlılığı tartışmaya açmıştı. Söz konusu çalışma, Zehebî’nin yalnızca başvuru kaynağı olarak değil, entelektüel muhatap olarak görülmesi gerektiği fikrinden hareketle; geleneğe sadakati koruyarak yapılan içsel eleştirinin nasıl yeniden inşa sürecine dönüşebileceğini örnekliyor. Bilgiye yaklaşımda sınır çizen geleneksel kaygılarla, metodolojik tutarlılık arayışı arasında kurulan denge, klasik eserlerin sadece bilgi değil düşünce üretiminde de aktif rol oynadığına dikkat çekiyor. Bu yaklaşım, hadis geleneğine içeriden bakarak onun epistemolojik yapısını anlamayı, dönüştürmeyi ve yeniden yorumlamayı amaçlayan özgün bir düşünce pratiği sunuyor.

Oturumun ikinci sunumunu, “Klasik Dönem Hanefi Fıkhı Usülünde Mu’arız Haberler Anlayışı ve Furu’daki Yansımaları” başlıklı araştırmasıyla Dr. Ayşegül Toprak gerçekleştirdi. Muhaddisât 2025’te sunulan bu tebliğ, klasik fıkıh usulündeki “tevil” kavramını Hanefî geleneğin içinden alternatif bir yorumlama yöntemi olarak ele alarak bu çerçevede metodolojik bir tartışma yürüttü. Sunumda, tercih ve içtihat gibi klasik çözüm yollarının sınırlarının belirginleştiği noktalarda tevilin, bilgiye ihtiyatla yaklaşmayı mümkün kılan bir yöntem olarak devreye girdiği vurgulandı. Toprak, teorik kabul ile metinsel veriler arasındaki gerilimi kişisel araştırma süreci üzerinden ele alarak, metinlerin bağlamında işlemeyen tercihler karşısında tevile başvurulmasının, klasik metinlerde çoğu zaman örtük ama işlevsel bir yöntem olarak yer aldığını savundu. Özellikle klasik Hanefî kaynaklarda çözüm üretilemeyen rivayet farklılıklarında tevilin devreye girdiği; bazen tercih, bazen de ihtiyat adına uygulanmış olabileceği örneklerle gösterildi. Bu bağlamda tevil, katı kıyasçı yöntemin dışına çıkan, yoruma açıklık taşıyan bir geçiş alanı olarak değerlendirildi.

Oturumun son konuşmacısı Dr. Rabia Kurt ise “Hadis Tarihinde Terğib-Terhib Edebiyatı ve Değeri” başlığı altında sistematik bir şekilde incelemiş olduğu konu ile ilgili rivayetlerin bilgisini dinleyicilere sundu.

Klasik kaynaklarla çağdaş yöntemleri bir araya getiren çalışmalara destek olunması, dijital arşiv ve veri tabanlarının oluşturulması, müzakereli oturumların periyodikleşmesi ve sosyal medya gibi dijital platformlarda görünürlüğün artırılması yönünde tavsiyeler öne çıktı. Toplantı, işbirliğine açık, sürekliliği olan bir ilmi dayanışma ortamının teşvikiyle sonlandırıldı.

Doç. Dr. Rahile Kızılkaya Yılmaz, Doç. Dr. Emine Demil, Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Gültekin, Dr. Öğr. Üyesi Sehal Deniz Varlık ve Dr. Fatma Yüksel Çamur’un müzakereleri ile Prof. Dr. Aynur Uraler, Prof. Dr. Ayşe Esra Şahyar ve Doç. Dr. Fatma Betül Altıntaş’ın katkılarıyla kapanış oturumu gerçekleştirildi. Bu oturumda, kadın hadis araştırmacılarının akademik üretimlerinin desteklenmesi ve kurumsallaşmanın güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Özellikle devam eden tez müzakerelerinin sürdürülmesinin, ilmi gelişim açısından büyük önem taşıdığı ifade edildi. Ayrıca, klasik kaynaklarla çağdaş yöntemleri bir araya getiren çalışmalara destek olunması, dijital arşiv ve veri tabanlarının oluşturulması, müzakereli oturumların periyodikleşmesi ve sosyal medya gibi dijital platformlarda görünürlüğün artırılması yönünde tavsiyeler öne çıktı. Toplantı, işbirliğine açık, sürekliliği olan bir ilmi dayanışma ortamının teşvikiyle sonlandırıldı.

Muhaddisât 2025 buluşmasının ilmi istikameti, içerik bütünlüğü ve organizasyon kalitesi, akademik hassasiyetle çalışan bir heyetin titizliğini yansıttı. Sunumlara yansıyan çeşitlilik ve derinlik kadar, müzakere zeminlerinin sağlıklı ve güvenli biçimde inşası da ayrıca takdire şayandı. Bu kıymetli ilmî zeminin oluşumunda emeği geçen akademik danışma kuruluna ve başta Dr. Betül Şimşek Öztürk ve Ayşe Karabulut olmak üzere tüm organizasyon ekibine gönülden teşekkür ederim. İlmi, fikri ve mesleki beslenmeye ciddi katkılar sunan bu buluşmanın bir parçası olmaktan onur duydum; önümüzdeki yıl gerçekleşecek yeni toplantıyı şimdiden ilmi bir heyecan ve içten bir merakla bekliyorum.