Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

IL Libro Dsceso Dal Cielo (Yesrib'de Bahar)

13 Aralık 2009 Pazar Sonpeygamber.info / Kitaplık


Ahmad ‘Abd Al Waliyy VINCENZO, Yesrib'de Bahar (orj. adı; IL Libro Disceso Dal Cielo), çeviren: Feza Özemre - Ahmet Yüksel Özemre, Ufuk Kitap - 2007

Edebiyatın Ilıman Rüzgarı Peygamber Şehrinde

Parmaklarınızı kütüphane raflarında dolaştırın. Dünyada hiç kimsenin hayatının Hz. Peygamber'in hayatı kadar detaylı bir şekilde kayda geçirilmemiş olduğunu göreceksiniz. Siyer geleneği asırlardır en ince ayrıntısına kadar Hz. Peygamber'i; doğumu, gençliği, vahyin gelişi, Hicret, Bedir-Uhud-Hendek Savaşları, antlaşmalar ve fetihlerle çerçevelediği bir üslupla anlatmaya devam ediyor. Image

Olayları bir arkeolog gibi zamanın kuyusundan çıkaran İslam tarihçileri, kronolojiyi merkeze alan bu yaklaşımla Saadet Asrı'nı kendi ilmî disiplinleri çerçevesinde bugüne taşıdılar. Ve bu gelenek türlü şekillerde bugün de yaşamaya devam ediyor.

Geçmişi araştırırken "gerçeğe en yakın olan"ı tespit etmeye odaklanan tarihçilerin, objektiflik ilkesini, duygulu anlatımlardan uzak durarak koruduğunu hepimiz biliyoruz. Zira tarih, tarafgirlikten uzak, yalnız hakikati keşfetmeye odaklanan bir ilim dalı.

Fakat şu günlerde Peygamber'in hayatını bildiğimiz tarih kitaplarından farklı bir üslupla ele alan orijinal bir kitap raflarımızı süslüyor. Peygamber'in yaşamını, tarihi anlatının düz ve kuru üslubundan çıkaran ve edebiyatın parlak ışığını bu müstesna yaşama düşürerek, olayları duygularla kuşatıp, bilgiye hayatiyet kazandıran bir kitap; Yesrib'de Bahar... 

İtalya'nın Müslüman kültürü uzmanlarından biri olan A. Abd el-Walıyy Vincenzo, Yesrib'de Bahar adlı kitabı ile edebiyatın ılıman rüzgarının yönünü Peygamber şehrine doğru çeviriyor.  

Kitapta, Hz. Peygamber'in biyografilerine dayanılarak, Peygamber'in vahiy katibi Zeyd b. Sabit'in bakışıyla İslam'ın ilk kuruluş yılları, Medine'de geçen orijinal bir kurgu ile anlatılıyor. Sekiz yaşındaki Zeyd'in Peygamber'e dair merakları ile bir serüvene dönüşen hayatı Peygamber'in vahiy katibi olma yolundaki heyecanlarıyla hayli merak uyandırıyor. Kitabı ilginç kılan en önemli özellik, romanlarda pek rastlanmayan bir kaynakçanın kitabın sonunda yer alıyor olması. Bu kaynakça, bir tarihi romanın karşılaşabileceği "gerçeğin tahrifi" handikapını bertaraf etmekle kalmıyor, âdeta kaynakçada isimleri geçen İbn İshak, Taberî, Buharî, Gazalî, Nevevî gibi bilginlere, muhtemel "edebiyatçı özgürlüğü"ne karşı, yaşadıkları çağın bekçiliğini yapma vazifesi yüklüyor. Fakat zaten yazar da, olaylar ve kişiler arasındaki serbest dolaşımını, İslam tarihinin temel ilkeleriyle hep barışık tutuyor.

Kitapta anlatılan olayların akış düzeni Hz. Peygamber'in ve İslam'ın ilk yıllarına dair en kapsamlı eserlerden biri olan İbni İshak'ın Siyer (M.S.750)'inden takip edilebiliyor. Ayrıca Peygamber'in hayatına dair antik hikayelerin sentezini yapan çağdaş yazar Martin Lings'den ve Medine şehrinin yerleşik yaşantılarına dair canlı örnekler sunan farklı İslam klasiklerinden istifade ediliyor. Doğu ile Batı arasındaki bilgi ilişkilerini dikkate alarak eserini kaleme alan Vincenzo'nun, bu çalışma ile dinlerarası diyaloga da bir katkı sağlamak istediği anlaşılıyor.

Yesrib'de Bahar'ın dikkate değer bir başka yönü, modern insanın beklenti ve merakları dikkate alınarak yazılması. Günümüz insanının asırlar öncesi bir dönemi daha kolay anlamlandırabilmesini sağlayacak ortak algılar kurguluyor yazar. Nitekim çöl ortamında bir kabilenin çadırda geçen yaşamında tek kişilik özel odaların mevcudiyeti algısı, tarihi realiteden çok edebî kurgunun sunduğu bir imkan olabilir. Yine çok evliliğin yaygın olduğu Arap toplumunda iki kişiye indirgenen bir özel ilişki ve günümüz insanının adeta kendi yaşamından bir kesit sunuluyor hissine kapıldığı günlük telaşlar, romanın geçtiği zamanla bugün arasındaki mesafeyi daraltıyor. Böylece modern insan, İslam'ın geldiği topluma ne getirdiğini, Hz. Peygamber'in öğretilerinin bugüne bakan yönünü daha iyi kavrama şansı elde ediyor. Çöl ikliminin haşin tabiatlı insanıyla özdeşleştirdiğimiz kabile reisi prototipinin sert ve keskin imajlarının yumuşatıldığı Yesrib'de Bahar'da, kabile reislerinin sıcak ve nazik diyaloglarıyla karşılaşıyor, bir Yesrib malikanesinde çocuk kahramanların heyecan ve sevinçleriyle hemhal oluyorsunuz. Geniş alınlı, şimşek bakışlı ve bu bakışı çerçeveleyen Arap stili taranmış siyah saçlarıyla Zeyd ile tanışıp, denizi ilk defa görme heyecanına ortak oluyorsunuz.  Bu heyecan Zeyd'in vahiy katibi oluşuyla ayrı bir şekle bürünüyor ve Peygamber'in boş bıraktığı Medine'de Zeyd b. Sabit öğrenci yetiştirmeye başlıyor. İleride hiçbir halifenin görüşlerine başvurmadan karar almaya cesaret edemeyeceği, Medine'nin yedi büyük hukukçusunu yetiştiren Zeyd b. Sabit'in rehberliği, bu kitapla bizim de hayatımıza ışık tutuyor. Şüphesiz okuru saran bu atmosferin oluşmasındaki en önemli katkılardan birisi de,  akıcı bir üslup ve öğretici dipnotlarla kitabı okunur ve hissedilir kılan çevirmenler oluyor. 

Yesrib'de Bahar, tarihin sadece savaşlar ve askeri başarılar ekseninde yazılmasının karşısında hüzünlerin, sevinçlerin kendine yer bulduğu ve her türlü insani sıcaklığı bünyesinde bulunduran olaylar silsilesiyle okurlarını bekliyor. Makro tarihçilikten, mikro tarihçiliğe doğru farklı perspektifler de sunan bu tarz eserlerin emsallerini beklerken, Peygamber şehri Medine artık hayalimizde daha farklı yaşıyor.

Tanıtım: H. Hümeyra Şahin