Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

''Allah ve Rasûlü Daha İyi Bilirler''

2 Ocak 2012 Pazartesi Sonpeygamber.info / Bir Hadis Bir Yorum


“Allah’ın benimle göndermiş olduğu hidayet ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmura benzer. Yağmurun yağdığı yerin bir bölümü verimli bir topraktır: Yağmur suyunu emer, bol çayır ve ot bitirir. Bir kısmı da suyu emmeyip üstünde tutan çorak bir yerdir. Allah burada biriken sudan insanları faydalandırır. Hem kendileri içer, hem de hayvanlarını sular ve ziraatlarını o su sayesinde yaparlar. Yağmurun yağdığı bir yer daha vardır ki, düz ve hiçbir bitki bitmeyen kaypak arazidir. Ne su tutar, ne de ot bitirir. İşte bu, Allah’ın dininde anlayışlı olan ve Allah’ın benimle gönderdiği hidayet ve ilim kendisine fayda veren, onu hem öğrenen hem öğreten kimse ile, buna başını kaldırıp kulak vermeyen, Allah’ın benimle gönderdiği hidayeti kabul etmeyen kimsenin benzeridir.” (Buhari, İlim 20.)

Hz. Peygamber (sav)’in ashabı, yani İslam Tarihi açısından Kur’an’ın ve sünnetin ilk muhatapları, dinin ikinci sıradaki asli kaynağı (sav) kendilerine bir soru yönelttiğinde hemen cevaba yeltenmekten kaçınmışlardır. Dışarıdan bakıldığında bu durum “Acaba cevap hakkında hiç mi fikirleri yoktu? ” sualini akla getirse de, benzer tarzda varid olmuş hadis-i şerif metinleri incelendiğinde, davranışlarının temelinde “edep” sâikini görmek hiç de zor değil. Söyledikleri ilk söz, Hucurat Suresi’ndeki “Ey iman edenler! Allah’ın ve Rasûlü’nün önüne geçmeyin.”  anlamındaki ayetin terbiyesinden geçmiş bu kutlu çağ sakinleri için müşterek bir hürmetli lafza dönüşmüştür:

“Allah ve Rasûlü daha iyi bilir…” 

Yağmur, her toprağa aynı sehâvetle sunar damlalarını. Emebilmek için, bilse de susmak gerek.

Mütevazı boyun eğişler, hoşuna gider de ilmin, sessizliğin göbeğinde yeşerttikçe yeşertir gül fidanını. 

Toprağın da bir fikri vardır elbet, ama saklar kendine fani bakışlarını. Ferâset kazandıracak ilk damlanın, âsumandan geleceğini bilir.

Toprağın da söyleyecek sözü vardır elbet, ama utanıp gizler kendine, zayıf görüşlerini. Basiret kazandıracak ilk damlanın, âsumandan geleceğini bilir.

“………nedir, bilir misiniz?

-Allah ve Rasûlü daha iyi bilirler.

Yağmur, her toprağa aynı letâfetle sunar damlalarını.  Göllenebilmek için nefsini tutmak gerek.

Kendini bilen diz çöküşler, hoşuna gider de hikmetin, muhatabının aczi idrakinde tefsir ettikçe eder tafsilatını.

Toprağın da söyleyecek sözü vardır elbet, ama utanıp gizler kendine, zayıf görüşlerini. Basiret kazandıracak ilk damlanın, âsumandan geleceğini bilir.

“… bilir misiniz?”

-Allah ve Rasûlu daha iyi bilirler.

Yağmur, her toprağa aynı adâletle sunar damlalarını.  Nimeti kaçırmak için kâfirce bakmak gerek.

Semanın, bulutun, toprağın, topraktan yaratılanın sahibi (c.c), tenzihten ve hamdden hoşnut olur da, sevmez kadirbilmezliği. Dilini tutamayan, kendini bilemeyen, önünü göremeyen nankör topraktan, gizledikçe gizler Hakikat-ı Zât’ını.

Yağmuru bir kez olsun içmeyen yahut hürmetle başında gezdirmeyen bu kaypak, âsumanı pek görmez, nedâmet çukurunun en dibine düşeceğiniyse hiç bilmez. 

İçten taşan soru ve cevapları sükûnete davet etmeli, yetinmeyip bulutu içeri buyur etmeli ki yağmuru kanadında indiren melek, indirsin onunla birlikte ilmi ve sekineyi.

Rasûlullah (sav) Mescid-i Nebevi’de oturmuş, sahabiler de onun etrafını almışken karşıdan üç kişi çıkageldi. İkisi Rasûlullah (sav)’e doğru yöneldi, diğeri gitti. Rasûlullah (sav)’in yanına gelenlerden biri cemaatin arasında bir boşluk görüp oraya oturdu. Öteki ise cemaatin arkasına gidip oturdu. Üçüncü adam da çekip gitti. Rasûlullah (sav) sözünü bitirince (bunlar hakkında) şöyle buyurdu:

“Size şu üç kişinin durumunu haber vereyim mi? Onlardan biri Allah’a sığındı; Allah da onu barındırdı. Diğeri (insanları rahatsız etmekten) utandı, Allah da ondan haya etti. Ötekine gelince, o (bu meclisten) yüz çevirdi; Allah da ondan yüz çevirdi.”  (Buhari, İlim 8)

Kur’an ve sünnet konuştuğunda, üzerine yağmur yağan toprak gelmeli akıllara. Verimli olanına gıpta edip insan, genişletmeli yüreğini.

İçten taşan soru ve cevapları sükûnete davet etmeli, yetinmeyip bulutu içeri buyur etmeli ki yağmuru kanadında indiren melek, indirsin onunla birlikte ilmi ve sekineyi.

Ya alıp hazmetmeli düşen katre-i rahmeti yahut hürmet etmeli…